Kriz anı, bir yöneticinin ne kadar bilgili olduğunu değil, ne kadar hazırlıklı olduğunu gösterir. Kriz yönetimi; liderlik refleksi, ekip içi uyum, sistemsel sağlamlık ve en önemlisi öğrenen organizasyon kültürünün varlığı ile ölçülür. Türkiye ve İngiltere’de krizlere yaklaşım tarzı, sadece yönetim anlayışı değil, kültürel davranış kalıpları, eğitim sistemi ve süreç yönetim disiplininin de aynasıdır. Bu yazıda sadece hız ya da yavaşlık değil, krizin ekonomik, teknik ve insani boyutları üzerinden de bu farkları değerlendireceğiz.
Türkiye’de krizler çoğu zaman “şahıs bazlı çözülür.”
Prosedürler olsa bile çoğu kişi içeriğini ya bilmez, ya uygulama alışkanlığı yoktur. Kriz yönetimi refleksif yürür:
Kriz anında kriz masası diye bir uygulama vardır, ancak genellikle bu masa formel değil, “kim elini taşın altına koyacaksa” o anda kurulur. Bu kültür çevikliğiyle değerli olsa da, bilgi transferi, kayıt kültürü ve analiz zayıf kalır.
İngiltere’de kriz yönetimi, kurumsal yapının doğrudan bir parçasıdır. Özellikle üretim, gıda, sağlık ve lojistik sektörlerinde:
gibi yapılar önceden hazırlanır, duyurulur ve periyodik olarak test edilir. Her pozisyonun “kriz anı görevi” tanımlıdır. Kriz anında ilk yapılması gereken:
Bu yapı ilk etapta ağır görünse de, sistemin öğrenmesini sağlar.
Türkiye Örneği:
Bir üretim hattında kritik makine arızalandı. O gün için 17 ton üretim planlanmıştı. Bakım formeni hemen inisiyatif aldı, başka hatlardan makine ekipmanları transfer edildi. Ustabaşı operatörle koordineli çalıştı. Kısmen üretim kaybı yaşansa da, planın %70’i kurtarıldı.Ama süreçte:
İngiltere Örneği:
Benzer bir arıza durumunda, sistem otomatik olarak “Production Disruption Level 2” alarmı verdi.
Bir krizi yalnızca “atlatmak” başarı değildir. Onu analiz etmek, nedenlerini doğru okumak ve tekrarını engelleyecek aksiyonlar almak; esas liderlik budur.
📊 Ekonomik Yön: Krizin toplam maliyeti sadece üretim kaybı değil, çalışan morali, müşteri memnuniyeti ve marka itibarıyla da ölçülmelidir.
👥 İnsani Yön: Kriz anında insanlar yıpranır. Sadece işin kurtarılması değil, ekibin psikolojik olarak toparlanması da yöneticinin sorumluluğudur.
Her kriz, sistemin ne kadar sağlam olduğunu gösterir. Aynı zamanda bir şeylerin daha iyi yapılabileceğini ispatlayan doğal bir test ortamıdır.Doğru yönetilen kriz sonrası:
Kriz sonrası yapılacak “Lessons Learned” oturumları, diğer ekiplerle paylaşılmalı, sadece teknik değil, insani dersler de dokümante edilmelidir.
Kriz, sistemin sınavıdır. Türkiye’de sistem zayıfsa, kişi öne çıkar. İngiltere’de kişi pasif görünse de, sistemi çalıştırır. Refleks hızlıdır ama sistem kalıcıdır. Hız hayatta kalmanı sağlar, ama öğrenme sürdürülebilirliği getirir. Krizleri sadece çözmek değil, geleceği yeniden planlamak için kullanmak gerekir.
Bölüm 4’te, çok yönlü ve fazlasıyla yük taşıyan bireylere dayalı Türk sistemiyle, sistem içindeki uzmanlaşmış ama sınırlı inisiyatif kullanan İngiliz çalışan modeli arasında bir karşılaştırma yapacağız.